Butan, dünyanın en saklı kalmış yerlerden biri; kapılarını dış dünyaya 40 yıl önce açmış, bireysel seyahatin halen kabul edilmediği, Hindistan’ın kuzeyinde, sınırlarının kapalı olduğu Çin’in güneyinde, küçücük bir ülke. 1907’den beri bağımsız bir krallık olan, dünyada Budizm’in tantrik formunu kabul etmiş tek ülke, kalan son Budist Krallık. Takas ekonomisini 1970 yılında sonlandırıp paraya geçen, dünyanın en son televizyon yayınına geçen (1999 yılı) Butan’da kendinizi farklı bir boyutta hissediyorsunuz.
Paro, dünyanın en zor iniş koşullarına sahip uluslararası havaalanlarından biri, sadece sınırlı sayıda pilot iniş yapabiliyor. Bu ürkütücü bilgiye rağmen, belki de en etkileyici uçak yolculuğu; yol boyunca Everest’in muhteşem manzarasını izlerken, iniş sırasında dağların arasından süzülüp, son yamaçta, uçak, neredeyse kanadıyla ağaçlara dokunarak sizi büyüleyici bir coğrafyaya indiriveriyor. “Butan’daki tek düz yol, Paro havaalanının pistidir.” denmesinin gerçekten de sebebi ülkede tek bir karayolu olması. Gayet basit; indiğiniz virajlı yolu aynı şekilde geri çıkıyorsunuz.
Dzong adını verdikleri kale-manastırlar hem dini hem idari amaçla kullanıyor. Tahta işçiliğin ve renklerin göz kamaştırdığı bu yapılara girerken erkekler kamne denilen şalları, gho denilen geleneksel kıyafetlerin üstüne almak zorundalar. Punakha Dzong, Mo Chhu ve Pho Chhu (Ana ve Baba Su) isimli iki farklı renge sahip nehrin birleştiği yerde kurulmuş, baş rahip Je Kenpo’nun kışlık sarayı, büyüleyici bir kale-manastır. 3.000 mt’de Himalayaların karşısında 108 stupanın yer aldığı Dochula tepesi nefes kesen bir yer. Daha ilk günden, Thimphu’da festivale denk gelmiş olmak ise paha biçilmez. Şaman öğelerin hakim olduğu danslarda Budizm öğretileri hikayelendiriliyor, Butanlılar en şık kıyafetleri ile gösterileri izlerken, bir yandan mantralar okunuyor. Binlerce Butanlı’nın arasına karışıp, bildiğin, olduğun, tanıdığın her şeye yabancılaşmak, öte yandan sonsuz huzurlu hissetmek, Butan’la aramda duygusal bir bağın kurulduğuna dair ilk işaretti.
Rakımı 100mt-7500 mt arasında değişen merdiven gibi bir ülke olması, çok farklı coğrafi koşulları beraberin getiriyor. Turist olarak merkezi yaşamın olduğu 3.500 mt üstüne çıkmadığınız için zorlayıcı bir hava şartı yok. Suluboya ile çizilmiş bir tabiat, yeşilin tonları, ormanlar, kelebekler, kuşlar, çiçekler, gürül gürül akan nehirler ile bir masal ülkesi burası. Biz Türkler için önemli bir kriter; aç kalmıyorsunuz. Hatta, o coğrafyanın en başarılı mutfağı burada diyebiliriz. Bana göre, dünyanın en lezzetli acı biberleri, favori yemeğim biberli peynirli patates ve kırmızı pilav aklımda kalanlar. Butan, dünyada tütün ürünlerinin satışının yasak olduğu tek ülke. Halka açık yerlerde tüketmemek kuralına uyarak ve %100 vergi ödeyerek kabul edilir miktarda tütün ürününü ülkeye sokmanıza izin var.
Butan’ın dünya sahnesindeki en akılda kalan özelliği ise mevcut kralın babasının 1972’de Birleşmiş Milletler Toplantısı’nda ortaya attığı “Gayri Safi Mutluluk Oranı”. Bu artık dünya kabul edilen, istatiksel olarak ölçülen ve yayınlanan bir rapor. “Gayri Safi Mutluluk” diye bir şey gerçekten var; tüm çocuklar okula giderken mutlular, halk fakir olsa da sahibi olduğu tarlada ailesine yetecek kadar üretiyor ve mutlu, baktığın herkesin gözlerinin içi gülüyor.
“Bu masal ülkesi, hep saf kalsın, Butanlılar hep mutlu olsun, kral uzun yaşasın!” diyerek vedalaştım. Nga cheu lu ga Bhutan…
Bu yazı Retail Türkiye Dergisi’nin Aralık 2014 – 70. sayısında yayınlanmıştır.